9 Mart 2013 Cumartesi


Cinayet masasındaki tecrübesi nedeniyle Avcı lakabının hakkını veren Komiser Ferman ile adı deliye çıkmış İdris baba-oğul kadar birbirine yakın iki polistir. Aralarına antropoloji mezunu bir çömez olan Hasan katılmıştır. Üçü öldürülen genç bir kızın katilini bulmakla görevlendirilir. Soruşturma sırasında uyuşturucu ticaretinden zengin bir işadamına kadar farklı insanlarla karşılaşacak bu üç polisin hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır.


Videoyu izleyebilmeniz için reklamı tıklayıp üye olmalısınız. 1 dakika bile sürmez.
Anlayışınız için teşekkürler.






GERILIM FILMINDEN UMULAN HEYECAN VE (ILK BAKISTA) HAYAL KIRIKLIGI amerikan sinemasinda belki bu tür gerilim / polisiye filmlerin en ünlüsu DAVID FINCHER in SEVEN filmidir , bu tarz filmler hollywood iyi is yapan filmerdir.avrupa ülkerinde böyle tv fil mleri yapiyor,genis bütceli,heyecanli ve aksiyonu bol olan yapitlar bunlar.tabi ki avrupa ülkeler bu filmleri birbirne satigindan dolayi senaryolar hep daha heyecanli olmak zorunda , bu rekabeten dolayi cinayetler daha kanli ve katile giden yol daha macerali oluyor.KENNETH BRANGH bile (amerika ünlü olmasina ragmen) bu tür tv filmleinde oynuyor ama bu tv yapimlarin en ünlüsü MILLENIUM ÜCLEMESI, tv yapildigina ragmen sinemalarda bile gösterildi, basarisi büyük olunca, hollywood filmi david fincher tarfindan amerikan versiyonu cekecek, ve YAVUZ TURGUL böyle bir film yapmaya kalkinca, -AV MEVSIMIN özellikle fragmani, böyle bir tarz film oldugunu akla getiryordu- onun filmi daha muhtesem bekliyor insan, yani katili giden yol macera dolu olmali ve yavuz turgul un ustaliginda diger polisiye filmlerinden kat kat üstün bir film ,mesala ben YAVUR TURGUL un bundan önceki filmlerinde herseyden önce duygusaligini ve güclü karakterlerini begenen biriyim, filmlerinde insani duyguyu öyle ustalikla veriyor ki insan kendine acaba bir polisye filmini nasil olacak diye kendi kendine soruyor, bir baska akla gelen soruda : film yabanci filmleri gibi mi olacak, yoksa film poliye olmasina ragmen,tam bir türk filmi tadinda mi olacak ?filmin konu, bir kesilmis bir kolun kime ait oldugu anlasilinca faili bulmak görevinde olan polisin süphlilerden zanliyi ulasma cabalariyle baslar ve filmin görünen üc büyük karakter ordaya cikar ve bir ordak noktada bulusurlar FERMAN : böbrek hastasi esi (evvelden bir böbrek bulunmus ama esi daha genc bir hasta bekliyor diye, fedarlik yapip böbregi ona bagislamis, bagisladigi kiside o vicdan borcundan fermanin esine, evinde yardimci olur) ile yasayan basaka kimsesi olmadigindan tüm gücünü isini vermis bir kisidir, emekliligi geldigi halde isine hala dört ele sarilmasi bunu gösteryor. IDRIS:her ne kadar sakalar yapsada,sarkilar söylesede ve hep hayati ciddiye almayan bir kisi gibi davransada aslinda o da hayatta küsmüs biridir, esinin kendisini aldatigini anlayinca, her an patlayacak bir bomba haline gelmistir (bu yönüyle hem eskiya filmindeki baran hemde cumali yi hatirladir),eski esinin öldürmeye kalkar,onun sevgilisini döver ve polis mesleginden kovulmayi bile umarsamaz. FERMAN la IDRIS arasindaki fark,FERMAN hayatan hic bir beklentisi kalmamistir (esinine yeni/ikinci bir böbrek bulma ümiti olmadigindan), o sadece katili bulmak ister, IDRIS ise hale hayatan ümitlidir ve bu ümitler tek tek kirilinca gidikce cilgina döner , gerci o da katili yakalmak ister ama, yasadigi hayal kirikligindan dolayi, kanunlari ve bir polis olmasini tamamen unutmustur. BATTAL : eskiya filmindeki berfo benzeri bir karakter. battal, kendisiyle ve gecmisiyle övünen güclü bir karakter olarak gösterir kendini, babasin kendisine ögretigi nasihat, avci olmak ve avi gerekirse tuzak kurarak yakalmak nashiati övünerek anlatir ama alsinda av ve avci ögütü hayvanlardan cok insanlara olan avdir,battalin avi. kendi cikaran icin avci ol, gücün yetmeyince tuzak kur, saaden böyle zengin olmustur battal (veya battal gibileri).babasi bu avcilikla zengin olmustur -aga düzeni- ve sonunda oglu büyük sehirde bu ögütle basarli olmustur. cinayat idirsin son cilginligiyla cözülür, battal in evine hirsiz gibi girer ve herseyi anlatsin diye onu tehdit eder, ama bu delilik onun hayatina mal olur. bu olayi inceleyerek kendi ögütüyle (bakis acisini degistermek) yola cikar ve bu yol fermani battala götürür yani katil. CIKAN SONUC: hersey bir böbrek ugruna yapilmis, battal kendi kizi yasasin diye, bir fakir kizi av olarak görmüs ve onu kurban etmis. kendi kizi yasasin diye baskasin kizini öldürmüs, battal bu gercekleri kendi kizi duyar endiseiyle kendi canina kiyar (orson welles MR ARKADIN filmindeki gibi bir son, mr arkadin mazideki yaptigi kötülükleri kizi duymasin diye herseyi yapar ve sonunda kizi gercekleri ögrentigini duyunca kendi canina kiyar, iki karaktertede -battal/MR ARKADIN- ilginc olan, para hirsi yüzünden her kötülügü yapmayi kendinde hak görmeleri ama kendi kizlari buna duyar korkusuyla intihar etmeleri).ilk basta yazdigim gibi film her ne kadar gerilim / polisiye filmi gibi görünsede, aslinda YAVUZ TURGUL un öyle bir niyeti yok, mesala bir agatha christie tarzinda bir katil arayisi yok, senoryada o kadar karakter yok ve katilin kim oldugunu seyirci cabuk cevabliyor, gerilim filmi olarak düsünürsek aksiyon sahneleri az, bir arbayala kovalama sahnesi birde silahli bir catisma ve bu tür gerilim filmlerin en önemlisi, final sahnesi olur halbuki burda ferman ve battal finalde konusarak film noktalanir, oysaki bildik gerilim filmi olsaydi silahlar patlardi, kacisma olurdu ve filmin kahraman katile / sucluya giden yol heyecanli macera dolu olurdu. basta belirtigim gibi bu tür gerilim filmleri gibi olsaydi belkide tv gösterilmek üzere avrupadan istek gele bilirdi veyada amerikada yeni bir cevirim teklifi gelirdi (avrupa filmlerin cok basarli olanlar genelde hollywood tarafindan yeniden cekilir).filmi basarsiz bulan kisiler aslinda bekledigi aksiyon sahneler olmadigindan ve finali umuldugu gibi kanli olmadigindantir. BAKIS ACISINI DEGISTIRMEK (VE FILMIN BASARISINI GÖRMEK)önce fermanin ilk sahnesinde verdigi ögütü hatirlamak gerek - bakis acisini degistirmek - ve bu filmi birde baska taraftan görmek lazim, bu katil kim agatha christie tarzi romanlar ve filmleri begenildigi kadarda cok elestirigi almistir ve 1976 yillinda neil simon yazdigi senaryosuyla filme cekilen murden by death, bu tür yazarlari resmen dalga gectigi film buna bir örnektir, bastaki elestiri biri ölür sonra seyircinin karsisina bir dizi süpheli sunulur, ve sonuna kadar tahminler yapilir ve katil kimsenin süphelenmedigi birisi cikar, roman ölye kurgulanmiski sonu hep bir süpriz olur seyirci icin ve dahada önemlisi ölen kisi kim ve nasil biriydi kimseyi ilgendirmez, daha cok katil kim ve nasil kendini ele verecek sorusu sorulur, bu katil aramasi baslarken seyirci ölen kisiyi coktan unutmustur, cünkü ölen kisin görevi ölmekti ,ardindan kim üzülür diye kimse düsünmez ve ölen kisi son aninda neler cektiginide kimse sormaz, iste YAVUZ TURGUL tam bunun dersini yapiyor ve iste yavuz turgul farkida burda ordaya cikiyor ve bu ölen insan tüm film boyunca bir kez kisa bir flashbak sahnesi disinda hic görmedigimiz karsimisa ancak sesini duydugumuz kisi aslinda filmin 4. güclü ana karakteri, hersey onunla basliyor ve onunla bittiyor (filmin ilk ve son sahnesinde onun sesini duyariz, peki kim bu insan ? pamuk diye hic yasamadan ölmüs biripamuk hayatinda hep baski görmüs, dayak yemis, resmen iskence görmüs hic bir zaman insan yerine konulmamis bir genc kiz. baba evinde abilerinden dayak yemis filmin bir sahnesinde bu söylenir -kemiklerini kirdim ama olmadi,kardesleri sirayla dövdü- ve bir baska sahnede kizin dayak yemesine komsulari alismis denilir,(gönül yarasindaki dünya karakterini benzer bir hayat), bir zengin yaninda bir dönem rahat yasamis ama böbregi uguruna bu evde tutuldugu anlayina orden firar edmis ve belkide ilk defa hayata tek basina savasmak istemis, asit ömer diye kendi gibi hayatan dislanan bir tutunamayan bulsada, yine baba evindeki ortamda bulmus kendini, ezilen insanlarin hepsi iyi ve merhametli olmadigini belkide ilk asit ömerde görmüs. ömer onu uyusturu satmaya zorlamis, üstünde zigara söndürmüs ve bicaklamis, ve bu durumdayken zengin güc yine karsisina cikmis ama bu sefer zorbaliga bas vurarak, böbregin alinmasiyla kendi hayatida noktalanmis, kesik kolu ormanda bir bataklikta bulunur.bu acilarin tek bir bölümünü gören (en aci bölümünü ve isin icinde olan)doktor bile intihar eder.filmin basinda tek bir parca kolu görünen kizin yoksul ve kadin oldugundan dolayi cekmedigi aci kalmamis, ona hayata tek iyi davranan bir gay olmus. her ne kadar av mevsimi ferman ile battal arasinda gelisede aslinda asil av daha önce baslamis. battal gelin diye pamugu eve getirmis, babasinda aldigin ögüt av ve avci yani avci battal ve yarali ceylan pamuk maddi gücüyle bir tuzak kurmus, ama ilk bu sefer kaybeden olur ve bu büyük avci battalin sonu olur.odamda hayaller kurarim...hayalet olurum...ben hep masalara kacarim...ben hep hayalet olurum...dün gece ay vardi...sesler duyorum,korkmuyorum...burasi cok huzurlu, belki ondan...hep böyle yatsam...yeterki artik canimi yakmasinlar...söz bitti,sarkilar bitti...günes dogmayacak artik üstümüze...kar yagmayacak...iyilikte bitti, nefretde ne güzelik kaldi, ne cirkinlik...yaramiz artik kanamiyor...biz beyazlara büründük...biz gölgesiz kaldik annesi her halinden belli ayni acilardan geliyor, kizin öldügünü duyunca aglamaya cesaret edemez kocasin yaninda, gözyaslarini gizler,esi kizinin ölmü hak etigini söyler o da caresiz ses cikarmaz, ancak bir ogluda cinaytden tutuklaninca isyan etmeye baslar ve bu haykirisdan sonra ferman battaldan süphelenir, idris le konustugunda biz kurban degilizde neyiz diye sormasi bile onun artik uyandigini gösterir, cünkü ham kadin olarak hem kendi hem kizi ezilmis ve fakir olduklari icinde tüm aile battala köle olmuslar.asit ömer karakteri, gazetlerde ana haberlerde cok rastladigimiz bir karakterdir, acimasiz biri, uyusturucu ticaresi yapan yasadigi yokluktan bir an kurtulmak icin herkesi feda edeck birisi, kendisinden baska kimseyi sevmeyen ve sevemeyen biri.burda akla ilk gelen sokak cocuklari ve aile sevgisinden yoksun büyüyen cocuklar sonunda ne hale gele bildigini gösteriyor, asit ömer artik insanliktan cikmis merhamet yoksun birisi,kendi cikari icin hersey yapan biri.aslinda bunun insanlardan bir bakima intikam almak icin yapiyor yada öyle saniyor.SONUC OLARAK YAVUZ TURGUL UN SENARYOSU YÖNETMENLIGIYLE, UGUR ICBAK IN GÖRÜNTÜLERIYLE VE SENER SEN ILE CETIN TEKINDORUN OYUNCULUGYLA BASARLI BIR FILMama iki hatasi var filmin birincisi idris ve cömez meyhanede icerken, cömez kalkar ve gider, ardindan idris bir kol bulduk ne hale geldik der , burda anlamadigim, idris hayati önceden yerinde gitmiyordu, yani kolun bulmasiyla hayati karismadiki ve 2. cömez karakteri, film bitince bu karakter senaryoya niye konulmus diye sordum kendim, eger onun sayeinde polis olmanin ne kadar zor oldugunu göstermekse,turgulun buna ihtiyaci yok ki, eger yeni bir yönetmen olsada anlardim ama.......... eger cömez karakteri olmasaydi diger karakterler biraz daha ön plana cikardi (eger bu konuda baska düsünen kisiler varsa lütfen yazsin , cünkü ben bu karakteri bosa konmus oldugundan eminim).

0 yorum:

Yorum Gönder